13 Aralık 2011 Salı

Mars'tan da olabilirim, Texas'tan da*

Geçen cumartesi bir arkadaşla Nardis’te Elif Çağlar konserine gittik. Aynur Doğan ve Jehan Barbur’la beraber Türkiye’de en sevdiğim diğer bir kadın şarkıcı da Elif Çağlar. Bu 3 kadını defalarca dinlemeye gidebilirim. Her zaman sürprizler vadeden canlı performansları çok iyi, onları dinlerken asla sıkılmıyorsunuz, en önemlisi duyguları size aktarmaktaki başarıları...






















Burada bir es verip Elif Çağlar'ın Akustikhane'de seslendirdiği The Roots'la Erykah Badu cover'ı olan "You Got Me"yi dinlemekle başlayalım istiyorum konser izlenimlerime:


Elif Çağlar-You Got Me /Akustikhane

Elif Çağlar, albüm şarkılarından ziyade farklı müzik türlerine ait şarkılar yorumlayacağını  belirterek başladı konsere. Daha önce gittiğim konserlerine göre hüznün daha baskın olduğu bir performans oldu. (Elif Çağlar’ı daha önce bir kez Babylon’da, bir kez de Bebek Şenliği’nde dinlemiştim.) Arada daha tempolu şarkılarla enerjiyi yükseltmesini de bildi. Bu dengeyi iyi ayarlamasından olsa gerek 3 saat sürmesine rağmen  konserde ne yoruldum ne de sıkıldım. Elif Çağlar konserleri bol sürprizli oluyor. Bir jazz veya soul şarkıyı söylerken eskilerden bir şarkının nakaratı girebiliyor araya. Şarkının bilinen halinden o kadar ayrı bir yorumla söylüyor ki, hem kendisinin kılabiliyor şarkıyı hem de diğer şarkıyla şaşırtıcı bir uyum yakalıyor. 90’ların ortalarında Everything but The Girl’ün Missing şarkısını Todd Terry remixiyle dinlemişseniz, Elif Çağlar yorumunun çok farklı gelmesi de doğal aslında. Veya No Doubt’tan Don’t Speak’in, bir başka klasiğe ne de güzel uyum sağladığını görmek şaşırtıcı. Gecenin bence en güzel sürprizi olan Rolling Stones’tan Satisfaction ise hep bir ağızdan söylendi.
Elif Çağlar albümden de bir kaç şarkı söyledi o gece. Sözü açılmışken 2011 çıkışlı M.U.S.I.C. çok başarılı bir albüm. Vokallerin yanı sıra özellikle müzikal arka plan çok ama çok güçlü, buradaki yetkinlik gözünüze çarpıyor bir bakışta. Tekrar konsere dönersek, Jamaica albümden söylediği şarkılardan birisi, hafızam yanıltmıyorsa ilkiydi. Albümde, Jamaica’da Bilal Karaman gitarıyla –her zamanki gibi– pek nefis eşlik ediyor şarkıya. Nardis’te Bilal Karaman yoktu, ama kontrbasta Kağan Yıldız da ayrı bir lezzet  kattı şarkıya. Bu arada Elif Çağlar’a piyanoda Murat Bedikyan’ın, davulda programda Ferit Odman görünmesine rağmen ismini şu an hatırlayamadığım başka birisinin  eşlik ettiğini de eklemeliyim. Şarkının hikayesinden de kısaca söz etti Elif Çağlar:
Amerika’da okurken (kendisi New Yorklarda Jazz üzerine yüksek lisans yapmış bir hatundur aynı zamanda) televizyonda sürekli Jamaica’nın turistik reklamları yayınlanırmış. Hep gitmek istemesine rağmen dersleri ve ödevleri o kadar çokmuş ki gitmesi bir türlü mümkün olmamış. Bir gün, yine bu reklamlardan birisini izledikten sonra bu şarkıyı yazmış.
O zaman şimdi, yine aynı Akustikhane programından Jamaica performansını paylaşmanın sırasıdır. Evet burada albümdeki gibi Bilal Karaman var, ve çok ama çok başarılı -hakeza You Got Me'de de-. Bu arada alto saksofon çalan kişinin (alto saksofon bu, yanılmıyorum di mi) adını bilemiyorum, ve bulamadım da, bin özür.

  

Ee şimdi şarkıdan söz edip çevirisini de koymadan edemiyorum. Tabi ki çalakalem bir çeviri, İngilizcesini okuyup ama bu kelimenin karşılığı bu değil ki demeyin, zira önemli olan ana fikir, değil mi (!) :

My baby came to me today
And told me to pack all of my things up
So happy he was, with a laughter in his eyes
He said “we're going to Jamaica”

I said "you may be nice, young but you're not the leader,
Bet you didn't know you're on the wrong destination"
But he didn't care, so I wished him welfare in Jamaica

He went away and I'm here by the window
Tryin' to catch a glimpse of sun
Well, he went away and I'm here by the 
window
Tryin' to catch a glimpse of sun

I've got no forest in which I can run and run,
I've got no freedom, I've got things to do
Mama used to think I was the crazy in the family
But I can't even go to Jamaica

I wanna swim in the sea
That we see when they show commercials on TV
I wanna help the fishermen catch the fish
I wanna help the fish get away from the fishermen

He went away and I'm here by the window
Tryin' to catch a glimpse of sun
Well, he went away and I'm here by the 
window
Tryin' to catch a glimpse of sun

I wanna sit under a palm tree
I wanna think of my own country
I wanna listen to an old and wise man
Talking about equality and peace and one love
I want him to tell me
I want him to tell me
I want him to look me in the eye and tell me
That everything's gonna be just fine
Everything's gonna be just fine
Everything, everything, eveything's gonna be just fine
Everything's gonna be OK
Everything's gonna be OK
Everything oh, everything oh
Everything's gonna be OK

But i'm stuck in the traffic and i'm getting frantic
Nothing is static, I need a new tactic
I'm stuck in the traffic, and though i'm always frantic
This time I looked around and said “oh, f.. it!”

Bebeğim bugün gelip
Öteberimi toplamamı söyledi
Çok mutluydu, gözlerinde kocaman 
gülümseme
“Jamaica’ya gidiyoruz”, dedi

“Tatlı olabilirsin, ufaklık ama
Patron olan sen değilsin,
İddiaya girerim ki yanlış adreste olduğunun farkında bile değilsin.” dedim ona
Fakat o aldırmadı, ben de Jamaica’da mutluluklar diledim ona

O gitti ve ben burada pencerenin önünde
Bir güneş ışını olsun yakalamaya çalışıyorum
Pekâlâ, o gitti ve ben burada pencerenin önünde
Bir an olsun güneşi görebilmek için
Çabalayıp duruyorum

Koşup duracağım bir orman bile yok,
Ne de özgürlüğüm, yapacak işlerimse  bir sürü
Annem ailenin en çılgını olduğumu düşünür durur
Aslında Jamaica’ya bile gidemiyorum,
durum bu

Bense yüzmek istiyorum
Şu TV’deki reklamlarda görünen denizde
Balıkçıların balık yakalamalarına yardım etmek istiyorum
Ve balıkların balıkçılardan kaçmalarına yardımcı olmak

O gitti ve ben burada pencerenin önünde
Bir güneş ışını olsun yakalamaya çalışıyorum
Pekâlâ, o gitti ve ben burada pencerenin önünde
Bir an olsun güneşi görebilmek için
Çabalayıp duruyorum

Bir palmiyenin altında oturmak istiyorum
Memleketimi düşünmek istiyorum
Yaşlı ve bilge adamı dinlemek istiyorum
Eşitlik ve barış ve aşktan söz eden
Ondan bana söylemesini istiyorum
Ondan bana söylemesini istiyorum
Gözüme bakmasını ve söylemesini 
istiyorum
Her şeyin iyi olacağını
Her şeyin nihayet düzeleceğini
Her şeyin, her şeyin, her şeyin sonunda iyi 
olacağını
Her şeyin yoluna gireceğini
Her şeyin yoluna gireceğini
Her şeyin ah, her şeyin ah
Her şeyin yoluna gireceğini

Fakat trafikte sıkışıp kaldım ve çileden çıkmak üzereyim
Hiçbir şey durmuyor, yeni bir taktik gerekli
Trafikte mahsur kaldım ve zaten çıldırmam daim
Derken bakındım etrafa ve “Aman be, s.. et!” 
dedim
Konser yine albümden bir şarkıyla “Universal Love” ile sonlandı diyemiyorum, zira ısrarlı alkışlarla bis yaptılar bir kez de. Ağır bir şarkıyla –hafızam sağ olsun onun da ismini hatırlamıyorum tabi ki– konseri sonlandırdılar. Biz de arkadaşımla, suratlarımızda kocaman birer gülümseme Galata’nın boş sokaklarına dalıp evlerimize yollandık.

* Universal Love’ın sözlerinde geçen 2 dize. Şarkının sözlerinin tümüyse şöyle (şimdi bu şarkının çevirisini de yapmamı beklemeyin, şarkının adına atıfla sözler de adeta evrensel) :

He started talking to me in Spanish
I could not quite get what he said
"Sorry boy, no hablo español"
But he did not give up the idea
Of me coming from south
He said "howdy", I said "I'm from Turkey"
He thought that it was great
But I was sure he could not find it on the map
But he did not give up
And I did not want him to give up

We kept on talking
The more we talked
We saw how different we were
But we decided we were gonna be patient
'Cuz ours was not only a matter of
Either - either, neither - neither
Still we did not bother

He laughed at my accent
Showed me the ways to correct it
He kept on givin' me
Sweet universal love

And so I said honey
For you I can be
From Carolina or Canada
And if you like to hear country music
I'll learn a few tunes
And I'll sing them in Portuguese
When we visit China

Sweet Alabama, Georgia
As long as you love me
With a love above all this
I can be from Mars
I can be from Texas

'Cuz love's universal
Love's fundamental
Love is the answer
Love's what we're here for
Love has no different looks
No different books
No different tunes
Nothin' to lose
Love, love is the answer
Love is the answer
Love's universal
Love's universal
Love's what we're all here for
----

Son olarak  başka bir Akustikhane programından, yine bir albüm şarkısı Circus Love (kontrbasta Ozan Musluoğlu, ve piyanoda bilmiyorum kim? ) :


Circus Love - Elif Çağlar / Akustikhane

2 yorum:

Neriman dedi ki...

Hava, laciverdin az öncesi mavilikte. Vakitlerden yaz. Akasya kokuları. Kısa şortunun örtmeye yetmediği çırpı bacakların tüm mahallenin tozu toprağına belenmiş, adeta bir kül rengine dönüşmüş. Bir duvardan ötekine nasıl atlanır gibi saçma şeyleri hüner bilip arkadaşlarına sergilerken, yani tam oyuna dalmışken; bir ses:
- Filiiiiiiiiiiiiiiiiiiz, Uğuuuuuuuuuuuuuuuuurrr, Aliiiiiiiiiiiiiiii (ya da isminiz her neyse) İçeri gel artık! Haydi kızım/oğlum bak hava kararıyor.

- Tamam anne geliyorum. Biraz daha...

İşte bu "biraz daha"nın vakte sığmaz haylazlığı mevcut Elif ÇAĞLAR'ın sesinde. E zaten aşk da vakte sığmaz haylazlık değil midir ya da had hudut tanımayan, yersiz yurtsuz bir aşırılık hali?

Aylak dedi ki...

"İşte bu "biraz daha"nın vakte sığmaz haylazlığı mevcut Elif ÇAĞLAR'ın sesinde."
Daha iyi ifade edilemezdi, bayıldım..