14 Nisan 2012 Cumartesi

Küfür mü dediniz?

Geçenlerde internette bir şeyler okurken rastladım aşağıdaki anekdota. Politik bir yazıda geçiyor olması gerek ya, çok da önemli değil ayrıntısı. Her neyse bugün bir arkadaşım aradı beni, uzaklardan. Bir mail atmıştı geçtiğimiz günlerde (nasıl da güzel bir maildi, her zamanki gibi); yanıt vermemiştim yazdığına. Şaka yollu, “Mailde küfürlü konuştum bir iki, ondan mı cevap vermedin?” diye sordu. Ben severim argo konuşmayı, çok da terbiyeli sayılmam aslında. Usturuplu derler ya, kimi durumların hakkıdır öylesi. Bazen olur, ağız dolusu küfretmek de gerekir. Her neyse, usturuplu küfür ve argo diyince de üstad Can Yücel’dir kanımca. Aklıma aşağıda alıntılayacağım anekdotu mail atmak geldi ya başta, sonra bloğa koymaya karar verdim. Hikâye birçok sitede yer alıyor, ancak herhangi yazılı kaynak da gösterilmemiş. İçerikse -bir virgül eksik bir nokta fazla- nerdeyse birbirinin aynısı… Kaynakla ilgili bu açıklamayı da yaparak anekdotu paylaşıyorum:

Yazılarında "göt" kelimesini açık açık kullandığı için mahkemeye verilen Can Yücel, mahkemede hâkimin “Sayın Yücel neden böyle yazdınız? Biliyorsunuz ki bu tür kelimeleri yazmak yasaktır ve suçtur.” sorusuna “Ne diyeyim hâkim bey. Bizim köyde göte göt derler de ondan.” diye cevap verir, ancak öncesinde bir de fıkra anlatır:

Bir köyde ateşli bir hasta vardır; köylüler hastayı kasabaya doktora götürür. Koca devletin koca doktoruna! Doktor hastaya fitil verir ve köylülere köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler.
Köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse ‘anüs’ ne demektir bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir, ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret değil mi doktoru arayacak bir köylü…
Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır santrale; muhtar arar "biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey…" der. Karşıdan doktor bir şeyler söyler. Muhtar döner arkasına: 
"Makattan verin dedi, dohtor" der. Yine tüm köye sorarlar; komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar, ama makat ne bilen yoktur yine. Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor.
İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru. Sonunda yine biri kandırılır. Telefonun başına geçer, ama bir yandan söylenmektedir "çok kızacak dohtor çok!" diye.
Sonunda telefonu açıp durumu anlatır; doktor bir şeyler söyler yine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:
“Çok kızacak demiştim; götüne sokun dedi, götüne. "

Can Yücel’in bu davadan beraat ettiğini de – rivayet odur ki – ekleyeyim.


Hiç yorum yok: