…
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır…
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır…
dizeleri aklıma geldi Murathan Mungan’dan [1], ajandama not
ettiğim cümleyi görünce, 3 Eylül 2010
tarihinin altında. Aynı gün ameliyat olmuşum. Ameliyat sırasında gönderilmiş,
ben de not etmişim oraya –sonra bir vakit muhtemelen–. Bugün eski ajandalardan
birinde yazdığım bir yazıyı ararken gördüm cümleyi:
“Seni öylesine düşledim ki yitirdin gerçekliğini.”
Egon Schiele - Autumn sun and trees
O ana dair söylenmiş adeta. O süreçte öyle duyumsamıştım. Şimdi okuduğumda bir şiirin dizeleri olabileceği aklıma geldi, öyleymiş:
Seni Öylesine Düşledim Ki
Seni
öylesine düşledim ki yitirdin gerçekliğini.
Bu canlı
bedene sahip olmanın ve benim taptığım sesin çıktığı bu ağzı öpmenin daha
zamanı değil midir?
Seni öylesine düşledim ki senin gölgeni kucaklaya kucaklaya, göğsümün üstünde kavuşmaya alışmış olan kollarım belki de senin belini saramayacak.
Seni öylesine düşledim ki senin gölgeni kucaklaya kucaklaya, göğsümün üstünde kavuşmaya alışmış olan kollarım belki de senin belini saramayacak.
Beni
günler boyu ve yıllar boyu yöneten ve kendine çeken gerçek
görüntün
karşısında bir gölge gibi kalacağım kuşkusuz.
Ey
duygusal dengeler.
Seni
öylesine düşledim ki zaman yok artık uyanmama hiç kuşkusuz.
Ayakta
uyuyorum, yaşamın ve aşkın bütün görünümlerine sunulmuş
beden ve
sana, benim için bugün tek önemli şey olan sana, senin
alnına
ve dudaklarına belki de hiç dokunamam, ilk gördüğüm birinin
dudaklarına
ve alnına dokunduğum kadar.
Seni
öylesine düşledim, görüntünle öylesine yürüdüm, konuştum,
yattım
ki görüntün bile silindi gözlerimin önünden ve yine de yaşamının güneş saati
üstünde ağır ağır gezinen ve gezinecek olan gölgeden bir kat daha koyudur
gölgen, görüntüler arasında görüntün eksiksizdir.
Robert DESNOS (Çeviri: Eray CANBERK)
[1] Murathan Mungan’ın “Yalnız Bir Opera” şiirinden.